● Adın nedir ve nerede doğdun?
Benim adım Ahmed Cihan. 16 Ekim 2006 tarihinde dünyaya geldim. Hayatım boyunca birçok farklı şeyle ilgilendim ama asıl olarak kalbimde hep bir sanat, özellikle de müzik sevgisi vardı. Henüz çocuk sayılabilecek bir yaşta bile kulağım ritme, kelimelere ve hikâyelere odaklıydı. Bu ilgi, zamanla beni müziğin merkezine doğru sürükledi.
● Rap müzikle ilk nasıl tanıştın?
Rap müzikle ilk tanışmam 2018 yılına dayanıyor. O yıl Şanışer’in "Ben Kimim?" adlı parçasına denk geldim. Şarkı sadece kulağıma değil, ruhuma da dokundu diyebilirim. Sözlerindeki derinlik, anlatım gücü ve duygusal yoğunluk beni çok etkiledi. Bu parçadan sonra Şanışer’in aynı yıl çıkardığı "Ludovico II" albümünü baştan sona dinledim ve neredeyse bir yıl boyunca sadece bu albümle yaşadım diyebilirim. O dönemde sadece dinleyiciydim, ama rap’e olan ilgim her geçen gün daha da büyüyordu.
● Müzik yapmaya nasıl başladın?
Yaklaşık bir yıl kadar sadece dinleyici kaldım, ama sonra hayatımda bazı zorlu dönemlerden geçmeye başladım. Kafamda biriken düşünceler, duygular ve sorular vardı. O sıralarda bir gün YouTube’da rastgele karşıma bir beat çıktı. Ne olduğunu tam bilmeden tıkladım ve o anda içimde bir şeyler kıpırdadı. O beat eşliğinde ilk şarkımı yazdım. O günden beri hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Yıl 2019’du ve ben artık sadece bir dinleyici değil, kendi müziğini üreten bir insandım. O zamandan beri de bu yolculuk devam ediyor.
● Müzik senin için ne ifade ediyor?
Müzik benim için sadece bir hobi değil; bu benim hayatım, nefesim, ruhumun dili. Hayat bazen çok karmaşık geliyor, özellikle de genç yaşta büyük sorumluluklar ve duygularla baş etmeye çalışırken. Ama mikrofonu elime aldığım anda dünya bir anda sadeleşiyor. Kafamın içindeki o karışıklık, o karmaşa, müzikle birlikte düzene giriyor. Rap yaparken kendimi özgür, canlı ve daha “ben” hissediyorum. Müzik, kelimeler aracılığıyla kendi iç dünyamı dışarıya aktarabildiğim bir köprü. Kimseye anlatamadığım şeyleri şarkılarımda anlatabiliyorum.
● Hangi tarzlarla ilgileniyorsun?
Müziğin birçok tarzını dinliyor ve saygı duyuyorum ama aktif olarak oldschool rap, trap ve freestyle üzerine yoğunlaşıyorum.
Oldschool rap bana geçmişin hikâyelerini, sokakların gerçekliğini ve sözlerdeki anlam derinliğini hatırlatıyor. O klasik hava ve mesaj doluluğu beni çok etkiliyor.
Trap ise modern ve agresif sound’uyla enerjimi dışa vurmamı sağlıyor. O yoğun bass’lar, hızlı flow’lar bana başka bir dünyadaymışım hissi veriyor.
Freestyle ise tamamen doğallık ve özgürlük demek. Hazırlıksız, saf duygularla gelen sözlerin akışı bana gerçekliği yansıtıyor. O an ne hissediyorsam, ne düşünüyorsam ağzımdan dökülüyor.
● Şu an kimlerle çalışıyorsun?
Şu anda Curse Müzik çatısı altında çalışmalarımı sürdürüyorum. Bu ekip bana sadece bir stüdyo ortamı değil, aynı zamanda yaratıcı bir alan ve destekleyici bir aile sunuyor. Birlikte üretmek, öğrenmek ve gelişmek benim için çok değerli. Müziğim her geçen gün bir adım daha ileriye gidiyor çünkü kendimi sürekli geliştirmek için çabalıyorum. Hedefim sadece iyi bir rapçi olmak değil, aynı zamanda hikâyesi olan bir sanatçı olabilmek.